11 Temmuz 2012 Çarşamba

Kadının Toplumdaki Yeri

İlk çağlarda kadınlar erkeklerden toplumsal açıdan daha üstündüler. Doğurgandılar ve bu da onların bereketli olduğunu gösterir. Daha sonra Mısırlılar papirüse kadınları ve erkekleri eşit boyda çizdi. Fiziksel ve toplumsal yönden eşittiler aynı resimde olduğu gibi. Fakat daha sonra dengeler bozuldu. Erkek kadını sindirmeye çalıştı. Başardı da.
Aristotales gibi bir filozofun 'tamamlanmamış erkek'olarak tanımladığı kadın o kadar sindirildi ki insan olarak görülmemeye başladı. Tıpkı erkeğin nesnesi olmuştu. Baskının büyüklüğünü gören kadın ürktü. Artık kendi kendini sindiriyordu. Değerinin farkında değildi. ''Ben bilmem beyim bilir.'' lafı günümüzde hâlâ yaşıyor. Dört kadının bir erkek yaptığı mantığını geride bırakalı bir asır olmadı. Hâlâ kadına el kalkıyor. Eksik etek gözüyle bakılıyor.
Din yobazları Kuran'ı kötüye kullanıyor. Kuran'da geçen bir surede Kadınlarınıza darp edin geçiyor. Bnun anlamı evleri bir süreliğine ayırmaktır, Türkçedeki anlamıyla farklı. Oysa kadınlarınızı dövün olarak çevrildi. Ne kadar acı!
Ülkemiz kadınlara değer verilmediği bir yer. Her gün binlerce kadın şiddet görüyor, tecavüze maruz kalıyor.
Yüzlerce kadının üstüne 'kuma' getiriliyor. Onlarca kadın dayaktan ölüyor. Yalnızca bir başbakan kadındı. Cumhurbaşkanlarınınsa hepsi erkek. Üniversiteye gitme oranı kadınlarda çok düşük. Başbakan kadınların 3 çocuk doğurmasını istiyor kürtaja ve sezeryana yasak getiriyor. Böylece adının hür iradesini elinden almaya çalışıyor. Kadınlarımız zorla birinin namusu oluyor ya da kapatılıyor.
Buna rağmen bazı zihniyetler şunu söylüyor ''Kadın olmak güzel.'' Size soruyorum:
Soyadlarının bile ''oğlu''olarak bittiği bir toplumda kim kadın olma ister?

Hiç yorum yok: